...
HAVA DURUMU
hava durumu

artvin

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 16 Kategoride 1780 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

TUTİYA BİBİ-ŞAVŞAT’TAN MEKTUP

29 Temmuz 2016 - 7.085 kez okunmuş
Ana Sayfa » Yazarlar»TUTİYA BİBİ-ŞAVŞAT’TAN MEKTUP
TUTİYA BİBİ-ŞAVŞAT’TAN MEKTUP

TUTİYA BİBİ-ŞAVŞAT’TAN MEKTUP  

Merhabalar Tutiya Bibi.

Ben Şavşat, senin de doğup büyüdüğünü, gençlik çağlarını geçirdiğini duyduğum küçük ama  şirin kasaba.

Özellikle kış aylarında, beni terk edip gurbet ellere düşen evlatlarımı özler; yalnızlığın acısını derinden yaşarım.

Sokaklarımda in cin top oynar. Kızak kayan çocukların cıvıltısı yerine fırtınaların uğultusunu duyarım daha çok. Hüzün ve hasret dolaşır damarlarımda.

Bahar gelince tıpkı doğa gibi ben de canlanırım. Yavrularım dönmeye başlarlar çünkü. Ağaçlarımın dallarında çiçeklerle, meyvelerle birlikte çocuklar da salınırlar.

Çok mutlu olurum elbette. Yüreği özlemle kavrulmuş bir ana gibi sevgiyle kucaklarım onları.

Hemen tüm çocuklarım ülke çapında saygı uyandırırlar çevrelerine. Güvenilir insanlardır. Eğitimli insanlardır. Konu dürüstlük, ahlâk olduğunda parmakla gösterilirler. Onlarla gururlanırım, göğsüm kabarır.

Yalnız gurbete gidenleri değil, dört mevsim beni bekleyen evlâtlarımı da severim elbette. Benim kahrımı en çok onlar çekerler. Yalnızlığımı onlarla paylaşarak hafifletir, uzun kış gecelerinde onlarla avunurum. Ne var ki onların bana karşı sevgileri konusunda sık sık şüpheye düşerim.

Konuşmalarına, bakacak olursam beni çok sevdiklerine inanacağım; ama konu gerçeğin işareti  davranışlara gelince çatallaşıyor. Dört mevsimliğiyle, tek mevsimliğiyle, birkaç günlüğüyle; cahiliyle okumuşuyla, hemen tüm çocuklarım bana hoyratça davranmaya başlıyorlar.

Efkar tepesine, Seyir yerine, Boyundurukdöğen’e çıkıyorlar, yediklerinin içtiklerinin artıklarını ağaçlarımın dibine savuruyorlar. Manzarası biraz güzel neresi varsa orada piknik yapıyor, manzaramın tadını çıkarıyor; ama geride rezil bir manzara bırakıyorlar.

Her çeşmemin, pınarımın başında yüzüne bakılamayacak görüntüler çiziyorlar ele güne karşı utanıyorum. İnci güzelliğindeki Karagöl’üm de alıyor bu çirkinlikten nasibini. Yol kenarlarında metrekareye 4-5 parça meşrubat tenekesi, şişesi, sigara paketi ve her renkten poşet düşüyor.

Bu nasıl sevgi Tutiya Bibi?  İnsan sevdiğine bunu nasıl yapar? Ona bunca çirkinliği nasıl reva görür?

Bir de düğünler var ki değinmeden geçersem ahım kalır. Gurbetteki kimi evlâtlarım burada doğmayan, büyümeyen; belki bir kez bile buralara getirmedikleri, bundan sonra da buralara gelmeyecek çocuklarının düğünlerini  bende yapıyorlar.

Biliyorum ki bendeki düğünler ucuza mal oluyor. Biliyorum ki gurbetteyken kimseye eyvallahı olmayan, kendi dünyasında  yuvarlanan çocuklarım, orada yapacakları düğünlerde yalnız kalacaklarının farkındalar. Bu yüzden düğünlerini burada yapıyor, yıllarca kapılarını açmadıkları akrabalarının komşularının insafına, merhametine bırakıyorlar kendilerini.

Davetiyelerini de akrabaları, köylüleri yanında beni dört mevsim bekleyen uç beylerim,sınır bekçilerim, cefakar, vefalı esnafıma bırakıyorlar, ‘Düğünümüzü şereflendirirseniz memnun oluruz.’ diyorlar. Onlar da çoğu kez bu düğünlere katılmak zorunda hissediyorlar kendilerini. Her yaz sayısı 100’ü aşan düğünleri şereflendirmekten hem anaları hem de siftah bile yapamadan kapattıkları kasaları ağlıyor.

Tamam buna da eyvallah diyeceğiz de iş alışverişe gelince bunların çoğu,  kendilerin şereflendiren yerli esnafın kapısını açmıyor, onların dükkanlarını şereflendirmiyor.

Sürekli burada yaşayan evlatlarım da yapıyorlar aynı yanlışı. Ama özellikle gurbetçi olanlar, sanki düğün davetiyelerini onlara bırakmışlar, bırakacaklarmış gibi, sanki cenazelerine onlar katılıp fatiha okumuşlar, okuyacaklarmış gibi, yaşadıkları yerlerde şubeleri yokmuş da çok özlemişler gibi, bende açılan çok  şubeli hatta  çok uluslu marketlere doluşuyor, nakitleriyle kredi kartlarıyla onları şereflendiriyorlar.

İşin garibi ne biliyor musun Bibim? Oralardan aldıkları tepeleme dolu paketleri, poşetleri bir süre göz kulak olsun diye emanet deposu niyetine yerli esnafıma bırakıyorlar ve  bunu yaparken yüzleri kızarmıyor.

Büyük şehirler evlâtlarımı  bu kadar mı bozuyor Bibim? Bu kadar mı düşüncesiz, duyarsız ve hesapçı yapıyor?

Onların bu hallerini görünce içim acıyor. “Bunları ben mi böyle yetiştirdim? Ben nerde ne yanlışlar yaptım ki bunlar bu kadar hoyrat, vefasız ve insafsız oldular?” diyerek kederleniyorum.

Dertlerimle seni de üzdüm belki; ama  buralarda dertleşecek, acılarımı paylaşacak kimse zor buluyorum Bibi’m.

Beni en iyi senin anlayacağını biliyor ve mektubuma kısa da olsa bir cevap bekliyorum.

Sağlık ve güzelliklerle geçecek bereketli bir ömür diliyorum Tutiya Bibi’m.

Vefaya hasret Şavşat

BİBİMİN CEVABI DAHA SONRA

Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz

YORUMLAR

İlgili Terimler :

BENZER HABERLER

KÖŞE YAZARLARI

Tüm Yazarlar
TemaFabrika
Teknik Destek