Mevlid Kandili Nedeniyle Allah Resulü (Elçisi)

Mevlid Kandili Nedeniyle Allah Resulü (Elçisi)

Dünya üzerinde normal bir insanın kaldıramayacağı ölçüde zorluklara ve meşakkatlere uğramış hepsini inanılmaz bir sabır tevek-kül ve teslimiyetle karşılamıştır. Babası Abdullah, kendisi dünyaya gelmeden iki ay önce, annesi Amine ise Hz.Muhammed 6 yaşında ki iken mevlaya kavuşmuştur. Annesiz babasız büyüyen ve yetimli-ğin en sert çilelerine göğüs geren Hz Peygamber 25 yaşındayken Hatice isminde dul bir hanımla evlenmiştir.

Hz. Hatice o zamanlar 40 yaşında idi. Peygamber çocukları, çe-şitli yaş ve zamanlarda, bir kızı hariç hepsi babalarının sağlığında hayata veda etmişlerdir. Sadece peygamber torunları ve ehli seyt olarak isimlendirilecek olan temiz soy kızı Fatma’dan Hz. peygambere bağlanırlar. Böylece peygamber bir baba olarak evlat acıları-nın en müthişini bizzat yaşamıştır. Belki de tek tesellisi Hz. Fatma’ dan olan Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin’e beslediği torun sevgisinin eski acılarını kısmende olsa unutmasına vesile olmaktadır. Ancak ne kadar hazindir ki bu iki mücevher parçası torunlarda daha sonra ki yıllarda şehit edilecekler, ve İslamiyetin “Riyaset” kavramına acımasız bir siyaset kavgası karışmış olacaktır.

Bu inanılması bile çok güç olaylar, peygamber bile olsa hiçbir şekil ve şartlardan ayrıcalık tanımadığına verilecek ibret verici örneklerdir.

Hz.Peygamber dünya saltanadı sürdürmek, zevk ve sefa içinde keyifli bir hayat geçirmek yerine hakkı ve adaleti egemen kılmak için her çareye başvurmuş belkide dünyada en sevdiği varlığı Hz. Fatma için bir gün yakınlarına şöyle ikaz etmişti; “Şunu iyi biliniz ki kızım Fatma’nın hırsızlık yaptığını duysam cezasını kendi ellerimle veririm” Hz.Peygamber Mekke’de 13 yıl kalarak insanları hak dini-ne davet etti. Bir kısmı bu daveti kabul ederek “Sırat Müntakim” denilen ahlak, fazilet ve marifet yolunda hidayete erdiler. Onlar yüce Allah’ın hadislerinin tasarrufu altında gerçek mutluluğa mas-har oldular. Bir kısmı da bu daveti kabul etmeyerek sapıklığın cehaletin ve eşkıyalığın batak-lığında boğuldular. Onlarda yüce Allah’ın “Mudil” isminin tasarrufu altında kalarak diğer kutbu oluşturdular. Böylece zıtlaş-madan meydana gelen bir uyum oluştu. Bu simetrik ahenkin yapısını, hikmet penceresinden seyredenler görünüşte oluşan bu iki görevi tecelliyi, birbirini tamamlayan ve hakkı kendi anlayışına göre ispat eden bir bütünlük içinde kabul ve izah ettiler. Hz.Muhammed Mekke’den Medine’ye göç ettiği zaman 53 yaşındaydı. Medine halkıda hemen Müslümanlığı benimsedi. Ancak çıkar guruplarının azgın saldırıları bitip tükenmiyordu. İslam tarihçileri Hz. Peygam-berin 21 kez savaş bizzat katıldığını ve birkaç yerinden de yaralan-dığını yazarlar.

Hz.Peygamber Medine’de durmadan zulme, haksızlığa ve ceha-lete karşı, ilmi, adaleti ve gerçek özgürlüğü savunmuştur. “Herşeyi yasakla yapabilirsiniz, fakat düşünceyi asla” demek suretiyle sanki bugünün dünyasına da mesaj vermiştir.

Peygamber efendimiz 63 yaşında mevlasına kavuştuğu zaman, İslamiyet büyük bir dinamik bir potansiyel güçle, 4 kıtaya birden yayılma istidadını taşıyor. Adeta yerinde durmayan, kendi coğraf-yasına sığmayan bir atılım için sabırsızlanıyordu.

Yüce peygamberin aziz naaşı bulunduğu odanın hemen kazılan toprağına başta damadı Hz.Ali ve birkaç sevenleri ile birlikte itina ile ebedi istirahatgahına defnedildi. Yerine kimin halife seçileceği-nin tartışmaları da sürmekteydi. Aziz peygamberimiz Hz. Muham- med 6. Asırda kurupta yaymaya çalıştığı İslam dini 14 asırlık bir mesafe kat ederek tüm İslam ülkelerinde yerini var gücü ile koru-maktadır. Ancak şurası da kaçınılmaz bir itiraftır ki İslam ülkeleri dinlerine sahip çıktıkları kadar özgürlüklerine, bağımsızlıklarına sahip çıkamamaktadırlar.