MASKARALAR GEÇİDİ

MASKARALAR GEÇİDİ
Ülkemiz son yıllarda akla hayale gelmeyecek günler yaşıyor. Bu ülkenin vatandaşı olmasak, dışarıdan izlesek hayli eğleneceğimiz bir oyun oynanıyor gözümüzün önünde.
*
Oyunun aktörlerinin bizden olanlarının alayı, maskara figüran rolündeler.
*
Yeşilçam filmlerindeki Sami Hazinses, Cevat Kurtuluş gibi diyeceğim ama onları çok severdim ve asla haksızlık etmek istemem.
*
Bu filmlerin Nuri Alçoları ise birden fazla sanırım. Öyle olmasa bizimkiler ikide bir “Bunlar bizi kandırdılar “ diye feryat ederler mi hiç?
*
Aslında Alço’ların günahı yok bu işte. Onlar gazozun içine hapı göstere göstere atıyorlar. Bizimkilerin çoktan razı oldukları için hapı görmezden geliyor, yutuyorlar.
*
“Yutsunlar bize ne” diyeceğim de ipin ucu başkalarına, özellikle garibana dokunuyor .
*
Baksana saray soytarısı savaş çığırtkanına:
*
“Yurtta barış cihanda barış dersek kişi başına 3.000 dolar yıllık gelire mahkûm olurmuşuz.”
*
Olur soytarı. En önde efendiniz, hemen ardında siz soytarılar taburu, sizin arkanızda ise efendilerinizin mahdumlarından oluşan bedelliler alayı olmak üzere düşün önümüze. Yürüyelim Şam üstüne, Bağdat üstüne. Ama sakın Tel Aviv’e dokunmayalım.
*
Nemize lazım, daha sonra “van minıt” deyip de gaz almak için lazım olur diye yedekte dursun.
*
Son yıllarda pıtrak gibi çoğalan bu yeni tayfanın çok belirgin bir özelliği var:
*
Para dedin mi yalnız yelkenleri değil başka şeyleri de indiriveriyorlar.
*
Birileri onları kolayca kandırıyor, Rus savaş uçağını vuruyorlar. Ardından dışarıdakilere: “Bilseydik vurmazdık.” İçerdekilere,” Bir kez daha olsa gene vururuz.” diyorlar.
*
Rusya ile ilişkiler bozulup ekonomi sıkışınca yiğitlik taslıyor,” Ruslar almazsa vatandaş sebze meyveyi ucuz yer.” diyerek zaten kanmaya teşne olan vatandaşı kandırıyorlar.
*
Bu rüyayla uyuyup sabah ucuz sebze meyve için pazara koşan vatandaşlar ise fiyatları görünce şapa oturuyorlar.
*
Neyse ki hiç değilse şap konusunda yalnız değiller. Hayvanlarımız da bu konuda şanslılar. Eskiden yazı bekleyen şap salgını, bu kez kışın başında teşrif eyledi.
*
Buyursunlar efendim. Konuyla ilgili bakanımız tam da HSB bakanı gibi konuştu.” Bilmem kaç yüz bin doz aşımız varmış.”
*
Oyunun Musul perdesini aralayalım biraz da. Bizim cengaverler şatafatlı gösterilerle Musul’a asker gönderdiler biliyorsunuz. Göndereceklerdi elbet. Mercidabık kahramanı sultan Yavuz’dan, Bağdat fatihi Sultan IV.Murat’ tan ne eksikleri vardı ki.
*
Hem nasılsa kendileri bir halt olamayan, yerli oto, yerli tank, yerli uçak derken Gürcistan malı samana Türk malı tezeğe razı olan vatandaşlar hallerinden memnundular. Tarihin şanlı günleri geri dönüyordu ne de olsa.
*
Ne var ki rüya erken bitti. Saldırı konusunda pek usta olmasalar da geri çekilme konusundaki ustalıklarını daha önce Süleyman Şah operasyonunda gördüğümüz tornistan kahramanları, birinin bile burnu kanamadan sağ salim geri çektiler evlatlarımızı.
*
Gerçi milli haysiyet biraz zedelendi ama olsun. Bizimkilere bir şey olmamış, koltukları, banka hesapları zedelenmemişti ya… Gerisi önemsizdi.
*
Para demiştik ya. Bizimkilerin bu konudaki hiç bitmeyen sevdaları, yeni bir meyve verdi. Osmanlı’nın şanlı torunları, Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan askeri amaçlı Sünni kimlikli bir İslami birliğe katıldılar. Elbette işin içinde bizimkilere sünnette kirvelik, düğünde sağdıçlık yapan Kuveyt ve Katar da var bu birlikte. Top atsan yıkılmaz.
*
Gerçi Suudiler, Katar, Kuveyt birazcık ABD uydusuydular. ABD’nin bütçe açığını finanse etmek için on milyarlarca dolarlık silah alıyorlardı oradan ama önemsiz bir kusurdu bu.
*
Bizimkilerin darbeci dedikleri Sisi’nin en yakın dostunun ve destekçisinin Suudi Arabistan olmasının ne önemi vardı ki. Karşındakinin dini imanı paraysa para her türlü ayıbı örterdi nasılsa.
*
Suriye’ye girecektik. Olmadı, Suriye bize girdi. 2.5 milyon vatandaşına biz bakıyoruz Başar Esad’ın. Olsun. Bizde para dersen kasalara sığmıyordu zaten. Biraz hafiflemiş oluruz bu sayede. Ayrıca 4 çeker ve 4 avrat meraklılarına kolaylık olur.
*
Yalnız dışarısı mı ilginç olan? İçeride de büyük çapta bir kavimler göçü yaşanıyor. Barış güvercinlerinin devletten rütbeli olanları ile PKK armalı olanlarının dostluk arayışları(!) sayesindedir ki ülkemizin büyük bir bölümünde insanlar hicrete başladılar.
*
Taşıyabildikleri ne varsa yanlarına alıyor, bulabildikleri her türlü vasıtayla ülke içinde daha güvenli yerlere göçüyorlar. Onlar üstelik Suriyeliler kadar şanslı da değiller. Gidebilecekleri başka bir Türkiye yok.
*
Her yandan silah sesleri, çığlıklar, ağıtlar yükseliyor. Tabutlar gözyaşlarıyla sulanıyor.
*
Savaş baronlarının, silah tüccarlarının sadık müşterileri hallerinden memnun.
*
“MİT TIR’ları vallahi de billahi de Türkmenlere gidiyordu diyen ile “Vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu” diyen iki siyasetçi aynı hükümette uyumla dans ediyor.
*
Vatandaş çoğunluğu, tüm hayvanlar aleminde ortak olan iki uzuv arasında sıkışmış. Görmez, düşünmez olmuş. Ya da gören ve düşünenlerin başına gelenleri gördüğü için suskun.
*
PKK’nın silah stoklamasına gözcülük eden hükümet ile şimdi o stokları yok etmek için özel güvenlik bölgesi, sokağa çıkma yasağı ilan eden hükümet aynı iktidara mensup.
*
Ve biz, Emevi Camii’inde namaz kılma hayali kuranların peşine takılan zavallı gafiller aynı kişilerin en önde olduğu saflarda bol bol cenaze namazı kılıyoruz.
*
Olsun. Ne önemi var ki bunun? Nihayetinde kendi cenazemizi, kendi evlatlarımızın, kardeşlerimizin cenazesini kılmıyoruz ya.
*
“Bir gün sıra size de gelir” mi dediniz?
*
Onu geldiği gün düşünürüz.
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR