– BUNLAR HATA MI YANLIŞLIK MI REZALET Mİ –

– BUNLAR HATA MI YANLIŞLIK MI REZALET Mİ –
Geçmiş tarihte ve halen bazı güngörmüş kişiler ilçemiz hakkında şu yorumu yaparlardı.Doğruluk payı var mı yok mu onu bilemem.Taktir vatandaşlarındır.
“ Şavşat ilçesi Türkiye’nin minyatürüdür”derlerdi.
İlçemizdeki konuya girmeden evvel evrensel bir deyimin aynı izdüşümünde söylenmiş olan başka bir yorumu da yazmak gereği olduğunu düşünüyorum.
“ Eğer ki bir ülkeyi tanımak istiyorsanız insanların nasıl öldüğüne bakın”
Bunu söyleyen ise bizlerden birisi değil,o,bir Fransız-Bilimci –
Konuya geçmeden evvel bazı açıklamalarda yarar vardır.
Varsayalım ki ilçemizde bir vatandaş üzerine tapulu olan taşınmazında ev inşası kurma arzusundadır.Ve yine varsayalım ki şükürler olsun bu şartlara haiz yer sahibi kişi ve kişilerde vardır.Diyelim ki bunlardan birisi konu bağlamında aldığı çalışma ruhsatını yan cebine koyarak işinin başına geçti.
Çünkü,daha bir hafta önce gece soğuklarının sıfıra yaklaştığı günlerde,ilçemizde inşasına başlanılan söz konusu mevkide apartman türü yapımın daha temel kazımları bitirilmeden,yıldırım hızıyla başlanan,gelengi yuvalarına dönüşmüş arsada hafriyat çıkarma işlemi sırasında olanlar oldu.
Mahalleye ait hasar gören, lağım taşıyan 120 lik bir borudan 3 gün boyunca dökülenler yaydığı kokuların yanında toprağın yüzünü 3-5 metrekare bir alanda karekteristiğini yansıtarak sarı renge boyadı.
Daha bitmedi.
İlgili mahallede yüz küsür insanın beklemedikleri bir anda evlere ısı taşıyan kalorifer ana borularının da tahrip edilmesiyle,üstüne üstlük kesilen ısınma sisteminin soğuk geçen gün ve gecelere denk gelmesi üzerine hastalanan çocuk,yaşlı ve kronik hasta kişilerin hastalıklarının tazelendiği,ısınma olgusundan yoksun kalanların soğuk geçen günlerden dolayı akrabalarının yanına sığınanların olduğu ,kalan diğer hane sahipleri ise elektrik ocaklarıyla ısınmaya başlamışlardır.Bunun üzerine ilgisiz ve sessiz kalan ısınma ile ilgili sorumlu yöneticilerinde işlerine gelmesi mi ? Kömürün geriye kalmasının uygunluğuna duyulan yakınlık mı ? Onu da bilemem.
Sesi soluğu çıkmayan kalorifer kazanını yakan sorumlusunun derdi ise bir bambaşka ,onun sessiz sedasız beklentisi ve tesellisi tez elden mevsimin gelmesi ve kazan yakma işinden yırtmak.
. Bu vesile ile külfet nitelikli meselenin kazancıya getirisi de şu oldu.Hani derler ya gözleri görmeyenleri tenzi ederek ve onlara saygı duyarak, şunu da yazmadan geçmek eksiklik olur.Bir Atasözümüz var ya,onun dediği gibi oldu.
“Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz”
Kanunsal ruhsatı çerçevesinde mülk sahibinin inşaat faaliyetini sürdürmesi tabi ki yasalar gereğidir , apartman inşa etmek yer sahibinin elbetteki kendi tasarrufu ve hakkıdır.İnsanların bazısında çok,kimilerinde zırnık kadar olan, mutlak oda bir vicdan sahibidir.Her hangi bir şahsın ev inşası yapma keyfiyeti aşamasında kamuya,çevreye ve halka zarar verme lüksü gibi bir şansı var mı yok mu onu konu ile ilgili olanlara sormak yerinde olur. Kamuya ve halka göz göre göre zarar vermesini tasvip eden şımarık, çaylak olması konusu düşünülemez bile.
Çünkü halkın sağlığıyla oynayanların hırçın olması,hendek atlamayan deve gibi inatçı nitelikler taşımasının yanında deli kelimesinin ilettiği sıfatta yetersiz kalır.
Zır deli karinesi de yetmez.
Zırzır deli olması şartı vardır.Tabi ki bu beynelminel bir sorun olup, konumuz dışı bir bütünlük içeren benzetmelerdir.
Çünkü ki ne çünkü istenmeyen gelişmelere sebebiyet veren kurum ve yetkililer kapsamında böylesi bir eksiklik varsa şayet, çürümüşlük ne kelime , bu durum ” Nahır( hayvan yılkısı) elden gitmiş biz halen alaca danayı arıyoruz” katagorisine girer ki işte bu çürüme türü kötünün en kötüsü hatta beterin beteri ve de “Godot”u bekleyen ya da zulmün örtü altında saklanması halidir.
İpin ucu kaçmışsa eğer,arsa işinin verildiği kazıcılar, toprak taşıyıcılar olacaklara pek aldırmazlar,alışık oldukları bu gibi gelişmelere duman vururlar her zaman (Umursamazlık, boş vermek)Onlar yağmur çamur demeden, bir an önce ellerindeki işlerinin bitirilmesi ile sırada bekleyen diğer işlere yetişebilmelerinin hayalleriyle mi yatar kalkarlar onu da bilemem.
Arkası var,yüzü gelengi tarlasına dönüşmüş yaklaşık topu topu iki yüz metre kare arsa üzerindeki ilk çalışma hamlesinden ilçe merkezi yolunun da hasar gören öğeler arasında olduğu.
Neyse ki bugün 18 Nisan günü hasar verenlerin değil de belediye işçilerince tahrip edilen lağım borusunun tamir edilerek,kötü görüntülerin ortadan kaldırıldığı anlaşıldı .
Boşuna dememişler “ Acele çöğüren üç kez çöğürür” diye.
Olanların sonuçları ortada.
Bu olanlara işyeri sahibinin önüne geçemediği bıçkınlık dürtüsü mü neden oldu,inşaya ruhsat izni veren yetkilinin konunun takibi yerine yan gelip yatması modu mu etkili oldu,bunu da bilemem.
İlçenin bu gibi görüntüleri hak etmediğini biliyorum.Herkesinde, özelinde, tüzelinde, resmiyetinde uygulama ilkelerinin haksızlıklar karşısında olması gerekliliğinin birer zorunluluk olduğu.Ve de gerekenlerin uygulandığı kanaatindeyim.
Halkımızı,ülkemizi evrensel boyutlarda göstermek,derin kültür mirasını gün yüzüne çıkarmak sonucunda başta gelir getirecek turizm konuların içeriğini yansıtmak gibi çalışmaların yanında ,yüzlerce kişiyi mağdur edecek gelişmelerin saçtığı dar manzaraları istemeden betimlemek her zaman üzücüdür,bir insanın inanın başta, konu yazarının eziklik duymaması mümkün değildir.
Hele hele daha önce aynı konulara yakınlık taşıyan Şavşat’ın Sesi Gazetesi’nde l5 Nisan 2016 tarihinde gelecekte bu gibi konuları işaret eden ve haklılığını gösteren “ŞAVŞAT İLÇESİ 1064 YILLARINDAKİ GİBİ OLDU ŞİMDİLERDE” Başlıklı yazıyı kaçıranlar varsa bulup okumalarını tavsiye ederim.
Sonuçta ilçemizde inşaat faaliyetlerinin ,trafik manzaralarının yaz ortalarına doğru daha da katmerlenmesi kaçınılmazdır.
Şavşat ilçesine mahsus her hangi bir işin gelecekteki yansıma halini anlatan bir atasözüyle bitirmek istiyorum.
“ Dalını kolla”
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR