Ağlayan Anadan Mektup

AĞLAYAN ANADAN MEKTUP
Merhaba Bibim;
*
Mektubuma başlarken kalem tutmasını da bilen nasırlı mübarek ellerinden öperim.
*
Çağlarca anası ağlatılan bu memleketin ağlayan analarından biriyim ben. Nenemden anama, anamdan bana miras kalan tek şey gözyaşı oldu bibim.
*
Yitirdiklerimize ağlamamıza bile yasak koydular. Hoca bile izin vermedi ağlamamıza. “Merhumun ruhu acı çekermiş.”
*
Hükümet izin vermedi göz yaşımızla ıslanmış isyanlarımızı haykırmamıza. ”Efendilerin rahatı kaçar, tezgâhı bozulurmuş.”
*
Yıllardır:”Kanı yerde kalmayacak. Hesabı mutlaka sorulacak. Bir avuç çapulcu. Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Kahrolsun PKK “ nutukları, naraları, masallarıyla uyuduk, uyandık bu topraklarda.
*
Sonra “Biz diğerlerinden farklıyız. diyenler geldi başımıza.”Evlatlarımız yaşayacak , analar ağlamayacaktı.” Güzel vaadlerdi bunlar. Çünkü bir ana için evlattır en değerli hazine. Analar için geçerli olan, “Mevzubahis evlatsa gerisi teferruattır.”” ilkesidir
*
Biz bağrı yanık analar olarak bir süre evlatlarımız açısından olsun biraz mutluyduk açıkçası. Biz yoksulduk, çocuklarımız işsizdi ama en azından akşamları helal rızık koymaya çalıştığımız mütevazı soframızda sağ salim buluşabiliyorduk.
*
Evlatlarımızın canı pahasına neler verildiğini, kimlerle hangi konularda anlaşmalar yapıldığını görmek, duymak bile istemiyorduk.
*
Sonra bir genel seçim yaşandı ülkemizde. Birileri vatandaştan istediğini alamadı. Birileri ise fazlasıyla aldılar.
*
Vatandaştan istediklerini alamayanlar bunun bedelini ödetmek için sarıldılar silaha. Açıkça “400’ü vermediniz, başkanlığı vermediniz; böyle oldu. Verseydiniz bunlar olmazdı. Yeni seçimde vermezseniz olmaya da devam edecek…” demeye getiriyorlar.
*
Vatandaştan istediğinden fazlasını alanlar da boş durmadılar elbet. Şımarıkça devleti terörle tehdit ederek, rest çekerek su taşıdılar bu insan öğüten değirmene.
*
Şimdi analar yine ağlamaya devam ediyor.” Analar ağlamasın”cılar şimdi elleri şehit tabutlarında “Ne mutlu şehit analarına!” diye nutuk atıyorlar.
*
Şehitlerin az geldiği sahte saadet günlerinde bir açılım paketi vardı dillerden düşmeyen. O paket her gün ellerdeydi, dillerdeydi.
*
Şimdi diyorlar ki o paket buzdolabında. Anlaşılan bu paket “Zaten bozukmuş, beklerken bozulmuş.” diyerek kaldırılıp çöpe atılmamış.
*
Belli ki paketin sahipleri, o paketi birlikte kotaranlar, aynı sofrada o paketten siyaseten, ticareten ziftlenenler umut kesmemiş o paketten.
*
Kendilerince uygun buldukları gün, ortam elverişli olduğunda o paketi, kaldırdıkları yerden çıkarıp tekrar koyacaklar masaya.
*
O paket masadayken belki bir süreliğine daha evlâtlarımızın tabutları uzak olacak kapılarımızdan.
*
İyi de o paketin buzdolabında olduğu süre içinde hayata doymadan kara toprağa giren civanlarımızın, ciğerparelerimizin hesabını, bedelini kim ödeyecek?
*
Evlatlarını şehitlik gibi kutsal bir mertebeden, eşlerini şehit analığı gibi yüce bir makamdan mahrum etmek için her türlü dalavereyi çevirenlerin bize verecek bir hesapları olmayacak mı Tutiya Bibi.
*
Halimizden ancak senin gibiler anlar. Ne olur mektup yaz sevgili bibim.
*
GÖZÜ YAŞLI ANALARDAN BİRİ
***
Ben nasıl cevap vereyim bu mektuba…?
*
Siz, bu tabloda adı geçenler siz verebiliyorsanız kalem sizindir.
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar